Seneca Köyü: Zengin New Yorkluların Central Park’ı Yapmak İçin Yıktıkları Afro-Amerikan Köyü

Seneca Köyü, zengin New Yorklular Central Park’ı inşa etmeden önce, o alanda gelişmekte olan, müreffeh bir Afro-Amerikan topluluğu yaşıyordu.
Seneca Köyü bir barınak olması düşünülüyordu. 1825 yılında kurulduğunda Seneca Köyü, Central Park’ın bugünkü batı sınırlarını oluşturan 82 ve 89’uncu sokaklar arasında yer alıyordu. Köy, mülteci olarak New York’a gelen, özgürlüğünü kazanmış binlerce Afrika kökenli Amerikalı köleye ev sahipliği yapıyordu.

Ne var ki sadece 20 yıl sonra, gelişmekte olan siyah toplumu yıllardır ev kabul ettikleri yerden, Yukarı Manhattan’da yaşayan varlıklı beyazlar için park yapılmak üzere çıkarıldılar.
Seneca Köyü’nün temelleri

Seneca Köyü’nün temelleri, köleliğin kaldırılması için mücadele eden iki siyahi öncü Andrew Williams ve Epiphany Davis’in kendilerine topraklarını satacak beyaz toprak sahipleri aramaya başlamasıyla atıldı. O zamanlarda ister özgür olsun ister köle, Afrika kökenli insanların toprak satın alabilmesi ve hatta kendilerine toprak satacak beyaz insan bulabilmeleri oldukça zordu.

Williams ve Davis New York Afrika kökenli Amerikalılar topluluğunun önce gelen iki üyesiydi. Cemiyetler etkili olan ikili, kendi arazilerine komşu toprakları satın almaları için diğer insanları yanlarına çekmeyi başardılar.
Yavaş yavaş topluluk şekillenmeye başladı.

Evler inşa edildi, yanlarına ahırlar ve ambarlar yapılmaya başlandı. Kısa sürede üç kilisenin yükselmeye başladığı köye bir de ilkokul yapıldı.

Seneca Köyü’nde arazi sahibi olmak birden fazla sebepten dolayı heyecan vericiydi. Arazi sahibi olmak, oy sahibi olmak anlamına geliyordu, bunun yanında Aşağı Manhattan’ın gecekondu mahallelerinden de kurtulmak demekti.

Seneca Köyü ayrıca metro hattının üzerinde bir durak rolü oynuyordu. En güzel zamanlarını yaşadığı günlerde köydeki evlerin bodrum katları kölelikten kaçan insanlar için bir saklanma yeri görevi görüyordu.
Varlıklı beyazların köyün alanına göz dikmesi

Seneca Köyü’nde yaşayanlar zaman içinde gelişmeye başlasa da Aşağı Manhattan’dan gelen insanlar bu köyün bulunduğu alanda daha başka ve daha keyifli şeyler yapmak istiyorlardı.
O dönemlerde Aşağı Manhattan’da çok fazla göçmen vardı, zengin ve varlıklı aileler yerleşmek için daha başka yerler aramaya başlamışlardı.

Adanın yukarı, batı kesimleri gözlerini diktikleri yeni yerdi, bu bölge Seneca Köyü’nün tam karşısıydı. Neredeyse tüm varlıklı aileler Yukarı Batı tarafına taşınmaya başladığında, açık havada vakit geçirecekleri bir yer arzu etmeye başladılar.

Şehir planlamacıları ve emlak müteahhitleri yemyeşil park alanları fikrine balıklama atladılar ve Manhattan’ın merkezindeki arazileri bir bir kapatmaya başladılar. Seneca Köyü’nün bulunduğu alan da planlamacıların parka dahil etmek istedikleri alan içerisinde kalıyordu.
1857 yılında şehir planlamacıları ve emlak müteahhitleri kazandı…

Seneca Köyü’nde yaşayan bazı arazi sahiplerine toprakları karşılığında para ödendi, ancak çoğu hiç para alamadı. Andrew Williams sahip olduğu arazinin ederi kadar para almayı başardı, oysa Epiphany Davis evini terk etmeye zorlandığı için büyük maddi kayba uğradı.

1870’lerde köy tamamen unutulmuş olsa da araştırmacılar yakın zamanda köyün bulunduğu alanda kazı çalışmaları yaptılar. Bu çalışmaların kayıp köy ve orada yaşayanlar hakkında daha fazla bilgi vereceğini umuyorlar.

ABD’de George Floyd’un öldürülmesiyle başlayan ve dünya geneline yayılan ırkçılık karşıtı gösterileri düşündüğümüzde Seneca Köyü’ne ne olduğunu bilmek ve bunu iyi analiz etmek de bu işin bir parçası. Geçmişle yüzleşip, onunla hesaplaşmadan sağlıklı ve mutlu bir gelecek inşa etmek izlenecek doğru bir yol değil.
İlginizi çekebilecek diğer içerikler
- William James Sidis: Adını Çok Az Kişinin Duyduğu Dünyanın Gelmiş Geçmiş En Zeki İnsanının Hikayesi
- Türkiye’nin Gündeminden Düşmeyen Ayasofya Neden Önemli, Neden Tartışma Yaratıyor?
- Koca Mary: Asılarak İdam Edilen Fil Mary’nin Yürek Burkan Hikayesi