Sıra Dışı Bir Tatil Arayanlar İçin Avrupa’nın En Güzel 23 Küçük Şehri

Herkesin bildiği yerlere gitmek istemeyenler için Avrupa’nın henüz çok insanın keşfetmediği, sessiz, sakin ve çok güzel 23 küçük şehri.
Paris, Barselona, Viyana, Berlin, Lizbon, Amsterdam, Kopenhag… siz de sıkılmadınız mı bu bilindik yerlere tekrar tekrar gitmekten? Oysa yine Avrupa’da, yine bilindik ülkelerde, ama çok daha az kişinin gittiği, gezdiği, gördüğü harika yerler var. Meraklıları buraları çok iyi biliyor zaten, hatta bazıları artık iyiden iyiye popüler olmaya başladı bile.
Ama daha kimsenin keşfetmediği, kalabalıktan uzak, romantik, sevdiğinizle veya kendinizle baş başa kalabileceğiniz çok güzel, küçük kasabalar ve köyler var. Merkezden kısa bir yolculukla ulaşabileceğiniz bu yerler unutulmaz bir tatil yaşamanız için sizi bekliyor.
1. Bamberg, Almanya

Büyük bir kısmı UNESCO Dünya Mirası listesinde olan Bamberg, Almanya’nın yukarı Frankova bölgesinde bulunan en güzel şehirlerden biridir. Bamberg’te yer alan Altstadt içinde neredeyse hiç modern yapı barındırmayan Ortaçağ’dan kalma bir bölgedir. İstanbul gibi yedi tepe üzerine kurulmuş bu harika şehir size kendinizi yenileme, tarih içerisinde seyahat etme ve enerji depolama imkanı verecektir. Bamberg Katedrali, Michaelsberg Manastırı, Altenburg Kalesi gibi yerleri görmeden dönmeyin.
2. Benasque, İspanya

Eski Ribagorza şehrinin yakınlarındaki Benasque size mükemmel bir manzaranın ve tabiatın yanı sıra pek çok doğa sporunu da yapma imkanı sunuyor. Etrafı yüksekliği 3000 metreye ulaşan dağlarla çevrili Benasque tam ortada kalmış bir vaha gibi adeta. Pirenelerin kalbinde unutulmaz bir deneyim için Benasque’yi gidilecek yerler listenize almanız şart.
3. Colmar, Fransa

Fransa’nın masal diyarı desek sanırız yanılmış olmayız. Listemizde yer alan küçük şehirler içerisinde en popüleri Colmar. İçine girdiğiniz andan itibaren her anını şaşırarak, hayret ederek ve zevk alarak geçireceğiniz zamanlara kendinizi hazırlayın. Colmar’ın en turistik bölgesi olan ve Küçük Venedik olarak bilinen Petite Venise bölgesini gezmeden, buradaki rengarenk evlere hayran kalmadan dönmeyin sakın. Geçireceğiniz kısa süre içerisinde size yıl boyu yetecek kadar anı ve güzellik biriktireceğinizden eminiz.
4. Giethoorn, Hollanda

Hollanda denince aklımıza hemen Amsterdam, Lale, Portakal, Gullit, Yel değirmeni falan geliyor ama bir kere Giethoorn‘a geldiniz mi bir daha aklınızdan hiç çıkmayacağına eminiz. Minik köprüleri, masallardan fırlamış gibi görünen evleri, kanalları ve yemyeşil doğasıyla Giethoorn aklınızı başınızdan alacak. Hollanda’nın kuzeyindeki De Wieden ve De Weerribben doğal rezervlerinin tam ortasında yer alan bu küçük şehir UNESCO tarafından koruma altına alınmış durumda. Kilometrelerce uzunluktaki kanallarında dolaşmadan, yütürüş yollarının keyfini çıkarmadan, bisiklete binmeden ve köprülerinden geçmeden sakın dönmeyin.
5. Hallstatt, Avusturya

Sanırım Hallstatt’ı bilmeyeniniz yok, bilmeseniz bile mutlaka fotoğraflarını görmüşsünüzdür çünkü Hallstatt dünyanın en kartpostal şehirlerinden biri. Hallstatt, Salzburg şehrinin 80 km. güneydoğusunda bulunan, göl kıyısına kurulmuş ve etrafı dağlarla çevrili masal gibi bir şehir. Her mevsim burayı ziyaret etmeniz mümkün, çünkü her mevsim ayrı güzel. Ancak şunu söyleyelim ki sonbahar bu kasabanın bütün güzelliklerini ortaya seren bir zaman dilimi. Sessiz, sakin, huzurlu ve başka bir alemde zaman geçirmek istiyorsanız gelmeniz gereken yer Hallstatt.
6. Korcula Adası, Hırvatistan

Adriyatik Denizi’nde bulunan harika bir ada şehir Korcula. Mutfağı, plajları, doğal güzellikleriyle size istediğiniz her şeyi sunacaktır Korcula. Üstelik bu zamanlar Korcula’ya gitmek için en uygun zamanlar. Ekim ayına kadar tadından yenmez Korcula.
7. Manarola, İtalya

İtalya’nın Cinque Terre bölgesinde yer alan Manarola, UNESCO‘nun koruma altına aldığı 5 köyden biri. Rengarenk evleri, deniz kokusu, mükemmel denizi ve eşsiz doğasıyla size bambaşka bir tecrübe yaşatacak bu küçük balıkçı köyü. Bol bol yüzüp gezmenin ardından harika Akdeniz mutfağı eşliğinde yerel şaraplardan tatmak sizi büyüleyecek, garanti ediyoruz. Özellikle deniz ürünlerinden yemenizi tavsiye ediyoruz.
8. Aix-En Bölgesi, Fransa

Fransız ressam Cezanne‘nin yaşadığı yere hoş geldiniz. Güney Fransa’da yer alan bu bölgenin pahalı bir yer olduğunu belirtelim. Ama balayında gelmeyeceksiniz de ne zaman geleceksiniz? Granet Müzesi, St. Sauveur Katedrali, Cours Mirabeau sizi bekliyor olacak.
9. Ljubljana, Slovenya

Her ne kadar Slovenya’nın başkenti olsa da bu Ljubljana’nın küçük bir şehir olduğu gerçeğini değiştirmiyor. 2016 yılında Avrupa’nın yeşil başkenti olan Ljubljana size bu yeşilliklerin yanı sıra harika bir tarihi güzellik de sunuyor. Her gününüzü yürüyerek, tarihin içinde kaybolarak geçirmeniz mümkün. Doğayla barışık bir şekilde kurulmuş olan bu sıcacık şehirde renkli bir gece hayatının olduğunu da söylememiz gerek.
10. Luzern, İsviçre

İsviçre’nin ortasında yer alan ve gizli başkent olarak bilinen Luzern, çocuğunun kafasındaki elmayı okla vuran Wilhelm Tell‘in de yurdu. Yürüyerek gezmek için en ideal şehirlerden birisi Luzern. Bunun yanında Luzern Gölü’nde bir tura da çıkmak isteyebilirsiniz. Reuss Nehri üzerindeki Şapel Köprüsü’nü (Kapellbrücke), su kulesini, Nehir kenarındaki her biri sanat eseri olan binaları, Cizvir Kilisesi’ni ve Fransisken Kilisesi’ni (Franziskanerkirche) görmeden gelmeyin. Buranın çikolatalarının meşhur olduğunu söylemiş miydik?
11. Palermo, İtalya

İtalya’nın en güneyindeki Sicilya’nın başkenti Palermo. Tarihi dokusu, doğası ve eğlence hayatıyla gözde bir şehir. Eski ve yeni olmak üzere ikiye ayrılan şehrin eski tarafında Gotik tarzda inşa edilmiş pek çok kilise ve saray görmeniz mümkün. Ayrıca Baba filminin bazı sahnelerinin burada çekildiğini de unutmayın!
12. Sintra, Portekiz

Rengarenk binaları, romantik döneme ait eşsiz mimarisi, Arnavut kaldırımlı sokaklarıyla Lizbon bölgesinde yer alan Sintra turistler için vazgeçilmez bir şehir. Regaleira Sarayı, Mahribi Kalesi, Sintra Ulusal Sarayı gibi yerlerin yanı sıra Sintra’nın her sokağı sizi ayrıca büyüleyecek.
13. Soglio, İsviçre

Sessizlik, sükunet ve huzur arıyorsanız gitmeniz gereken yer güneşli dağların eteğinde kurulu olan Soglio. Tertemiz dağ havası eşliğinde mükemmel bir doğanın içinde biraz zaman geçirmek istiyorsanız bu benzersiz orta Avrupa köyünü mutlaka listenizde bir yerlere yazın.
14. Taormina, İtalya

Tarihin içinde yer alan, İyonya Denizi’nin kıyısında kurulu şirin bir kasaba Taormina. İtalyan mutfağından zengin bir tarihe, kültürel etkinliklerden sıcacık bir denize kadar Taormina size her şeyi sunuyor. Bu küçük kasaba kendisini ziyaret edenlerin damağında unutulması güç bir tat bırakıyor. Balayı için olmasa bile ömrünüzün herhangi bir zamanında Taormina’yı mutlaka görmenizi tavsiye ediyoruz.
15. Garmisch-Partenkirchen, Almanya

Almanya’nın Bavyera bölgesinde bulunan Garmisch-Partenkirchen, şirin pazarların kurulduğu, birbirinden farklı ve ihtişamlı kültürleri barındıran nefes kesici bir kasaba. Heidi çizgi filminde gördüğünüz doğal güzellikler adeta buraya bakarak çizilmiş gibi. Yazı ayrı kışı ayrı güzel olan Garmisch-Partenkirchen size huzur vadediyor. Pırıl pırıl havası, karlı tepeleri, eşsiz manzarası, romantik gece turlarıyla Garmisch-Partenkirchen’de unutulmaz zamanlar geçireceğinize eminiz. Gitmişken vejetaryen değilseniz geyik eti yemeyi unutmayın.
16. Terschelling, Hollanda

Wadden Denizi’nin incisi Terschelling, denizi, köyleri, manzarasıyla size istediğinizi verecek olan bir yer. Terschelling’in yarısının yeşillik olması size ne vadettiği konusunda bir ipucu veriyor. Bunun yanı sıra kendinden beklenmeyecek derecede hareketli bir gece yaşantısı var Terschelling’in. Yürüyün, denize girin, bisiklet kiralayın ve tatil ne demekmiş görün.
17. Staufen im Breisgau, Almanya

Faust’un Mephisto’ya ruhunu sattığı yere hoş geldiniz. Almanya’nın Freiburg kentine bağlı şirin mi şirin bir kasaba Staufen im Breisgau. Dinlenmek, bol bol yürümek, enerji depolamak için sizi bekliyor.
18. Bibury, İngiltere

Ulaşımın zor olduğu, ancak bir kere gittiniz mi bir daha hiç aklınızdan çıkmayacak dünyanın en güzel Ortaçağ köyü Bibury. Geçmişi 17. yüzyıla dayanan Bibury’de, Arlington Row sokağındaki evler, patikaları, tertemiz deresi, kendin pişir kendin ye tesisleri, vs. sizi tam anlamıyla bambaşka dünyalara götürecek. Fındığın başkenti Türkiye ama Bibury’de fındık ezmesi yemeden dönmeyin.
19. Cesky Krumlov, Çekya

Orta Avrupa’nın hemen hemen her kenti, her kasabası masal tadında bir deneyim sunuyor, Cesky Krumlov da bunlardan biri. Bu kasaba adını Almanca çarpık çayır anlamına gelen bir kelimeden alıyor. Vltava Nehri’nin oluşturduğu menderes üzerine kurulu olan kasabaya, kaleden bakınca neden bu ismi aldığını siz de anlayacaksınız. Şehrin sokaklarında kısa bir süre yürümeniz bile sizi tarihte bir yolculuğa çıkaracak. Şirin kasaba sözünü sonuna kadar hak eden Cesky Krumlov’u mutlaka görmeniz gerekiyor.
20. Eze Köyü, Fransa

Fransa’nın Cote d’Azur bölgesinde yer alan benzersiz bir köy Eze. Yıllar içerisinde o kadar çok kültürle haşır neşir olmuş ki Eze hepsinden izler bulmanız mümkün. Hatta 1543 yılında Türk denizcilerinin de yolu düşmüş Eze’ye. Konumu gereği Kartal Yuvası olarak anılan Eze’nin en tepesine çıkmak için ara sokakların hepsini gezmeniz gerekli ki inanın bize bu eşsiz bir deneyim olacak sizin için.
21. Marsaxlokk, Malta

Malta’nın güneybatısında yer alan bir balıkçı kasabası Marsaxlokk. Eşsiz manzarası bile insana yetiyor. Sessiz, sakin yürüyüşler yapabileceğiniz, denizden yeni çıkan deniz ürünlerinden tadabileceğiniz, limanını keşfedeceğiniz, denize girebileceğiniz kuytu bir cennet burası. Denk gelirseniz bir Pazar kahvaltısı yapmanızı şiddetle öneririz.
22. Pucisca, Hırvatistan

Brac Adası’nın kuzey kısmının tam ortasında yer alan bir şehir Pucisca. Tamamıyla Akdeniz ikliminin etkisi altında olan Pucisca size yeşilin ve mavinin vadettiği her şeyi vadediyor. Son derece değerli taşların çıkarıldığı Pucisca’nın zeytinyağı, şarap ve inciri de çok meşhur. Plajları ve el değmemiş bakir koylarıyla Pucisca sizi bekliyor. Gitmişken meşhur taşlarından yapılmış takılar almayı unutmayın.
23. Reine, Norveç

Norveç’in kuzeybatısında yer alan Norland eyaletindeki Lofoten takım adalarında bulunan Moskenes adası üzerinde nefes kesici güzellikte, tablo gibi bir köydür Reine. Gitmesi bir hayli zahmetli olsa da, ölmeden önce görülmesi gereken yerlerin başında gelir Reine. Kuzey ışıkları, benzersiz doğası, deniz ürünleri, vs. bir kenara Reine size daha önce tanımını bilmediğiniz bir huzur vadediyor.
İlginizi çekebilecek diğer içerikler
- Sadece 2 Bin Dolar Harcayarak Asya ve Avrupa’da 27 Ülke Gezen Furkan Erdem
- En Yakın Arkadaşını Kaybetmesinin Ardından Yollara Düşen Gezgin Tom Turcich Türkiye’de
- Seri Like Getir! İstanbul’un Tam Instagram’lık En Güzel 23 Yeri