Usta Sanatçı Müjdat Gezen Hakkında Çok Az Kişinin Bildiği, Bize İnsan Olmayı Hatırlatan Bilgiler

29 Ekim doğumlu büyük sanatçı Müjdat Gezen bir sanatçının nasıl bir insan olması gerektiğini her hareketiyle bize bir kere daha gösteriyor.
Müjdat Gezen Türkiye’nin en önemli tiyatro sanatçılarından biri. Ona sadece tiyatrocu demek haksızlık aslında, o aynı zamanda sinema ve dizi oyuncusu, şair ve eğitmen. 1953 yılında başladığı sanat hayatında pek çok başarılı işe gerek sahnede gerekse de işin mutfağında imza atmış biri. Bugün TV’lerde, sinemada izlediğimiz pek çok oyuncunun hamurunda Müjdat Gezen’in 1991 yılında kurduğu Müjdat Gezen Sanat Merkezi’nin izi var. Ancak sanatçının hakkında bilmediklerimiz, bildiklerimizden çok daha fazla. Onun hakkındakileri okudukça “insan” olmanın ne demek olduğunu daha iyi anlayacaksınız.

Tiyatro, sinema ve dizi oyuncusu, şair ve eğitmen… Müjdat Gezen’in isminin önünde pek çok unvan var.

Sanatçı 29 Ekim 1943 yılında İstanbul Fatih’de dünyaya geldi. Sahneye ilk kez 1953 yılında Hırka-i Şerif İlköğretim Okulu’nda rol aldığı bir piyesle çıktı. Aynı yıl Doğan Kardeş çocuk dergisinde şiirleri yayımlandı, yine bu yıllarda İstanbul Radyosu Çocuk Kulübü’nde mikrofonla tanıştı. 1956-57 yıllarında çeşitli amatör tiyatro topluluklarında rol alan Müjdat Gezen 1960 yılında Vefa Lisesi’nden mezun oldu ve İstanbul Belediyesi Şehir Tiyatroları’nda profesyonel hayata adım attı. 1961 yılında İstanbul Belediyesi Konservatuvarları Tiyatro Bölümü’ne girdi ve 1962 yılında ilk filmini çevirdi.
Gezen, 1963 yılında ilk özel tiyatro çalışmasını yaptı.

Münir Özkul ve Muammer Karaca Tiyatroları‘na girdi. 1963-64 yıllarında sanat dergilerinde şiirleri çıktı. 1964-1966 yılları arasında askerlik yaptı ve oyun yazma denemelerinde bulundu. 1966 yılında Ulvi Uraz Tiyatrosu’na girdi. 1967 yılında arkadaşlarıyla birlikte Halk Oyuncuları’nı kurdu. 1968 yılında ilk kez kendi özel tiyatrosunu açtı ve aynı sezon İstanbul Tiyatrosu’nda çalıştı.

1991 yılında MSM’yi, 1992 yılında “MSM Ormanı”‘nı kurdu.

1995 yılında Hamlet Efendi adlı oyunu ödül aldı ve Devlet Tiyatroları‘nda oynandı. 1996-1998 yılları arasında Cumhuriyet gazetesinde yazdı. 1997 Devlet Tiyatroları’nda oyun yönetti. Aynı yıl Babam adlı oyunu ödül aldı. 1998 yılında ilk kez adını taşıyan tiyatrosunu kurdu. Yüz civarında filmde, elli civarında oyunda, binden fazla radyo ve TV Skecinde rol aldı, bunların bir bölümünü yazdı ve yönetti. 74 adet şiirden oluşan “Şiirim geldi bırakın beni” isimli bir albümü bulunan sanatçı aynı zamanda Kasım 2007’den beri UNICEF Türkiye İyi Niyet Elçisi’dir.
Gırgıriye, Uyanık Kardeşler, Ateş Parçası, Palavracılar gibi sayısız filmde izledik kendisini.

Hababam Sınıfı, Artiz Mektebi, Palyaço, Yedi Kocalı Hürmüz ve Hamlet gibi pek çok tiyatro oyunuyla sahnelerin tozunu yuttu aynı zamanda.

Ancak onun hakkında bilmediklerimiz çok daha fazla, bunları duydukça insan gerçekten hayret ediyor.

Mesela Ortaokulun ikinci sınıfında üst üste sınıfta kalınca babası bütün sosyal faaliyetleri yasaklamış Müjdat Gezen’e. Ancak bu sosyal faaliyetlerin içinde tiyatro da olunca Müjdat gezen hemen babasıyla pazarlığa oturmuş. Babası ona, okulunu sınıfta kalmadan bitirirse konservatuvara yazdırma sözü vermiş. Ortaokulun bitirmesinin ardından Vefa Lisesi‘ne giden Müjdat Gezen’in burada sınıf arkadaşları ve kadim dostları Kemal Sunal ve Uğur Dündar olmuş. Liseyi de başarıyla bitirmesinin ardından babası verdiği sözü tutmuş ve onu İstanbul Belediyesi Şehir Tiyatrolarına yazdırmış. Müjdat Gezen’in oyunculuk serüveni böyle başlamış.
Müjdat Gezen’in Ayşen Gruda ile bir zamanlar nişanlı olduğunu çoğu insan bilmez.

Askerden izin alıp nişanlısını görmeye gelen Müjdat Gezen yaşanan bir kıskançlık krizi sonrası yüzüğü tuvalete atmış ve Ayşen Gruda da inat olsun diye gidip başkasıyla evlenmiştir. Kaç kişi bilir bu hikayeyi?
12 Eylül döneminde Savaş Dinçel ile birlikte sahnedeyken tutuklanan Müjdat Gezen’in tutuklanma sebebi ise yine çok ilginç.

Olayı Müjdat Gezen’in ağzından dinleyelim: “Ben Çakıl Gazinosunda komedyenlik yapıyordum. Perran Kutman ile program bitti ve birden kapıya 4 tane sivil arkadaş geldi. `Müjdat Bey emniyete kadar gitmemiz gerekiyor´ dediler. Ben şaka zannettim önce, sonra cebinden kağıdı çıkardı ve benim yazdığım ve Savaş Dinçel’in de çizdiği `Çizgilerle Nazım Hikmet´ kitabı hakkında gözaltı kararı olduğunu söylediler. Sonra tamam dedik, bindik gittik ama gidiş o gidiş.
Sonra mahkeme var dediler 21, 22 gün sonra çıktık. Ben o dönem ekmeğimden oldum, çalıştığım yerden oldum, param kesildi. Radyoda program vardı kesildi. Senin ne hakkın var benim ekmeğimle oynuyorsun. Ne yapmışım ben, kitap yazmışım. Neymiş Kenan Evren´in sevmediği bir adam olan Nazım Hikmet‘in hayatı ile ilgili kitap yazmışım. Ben de seni sevmiyorum şimdi ne olacak. O yüzden bunlar, cumhuriyetleri, devletleri, halkları geri götüren eylemlerdir, bunlardan kaçınmak lazım. Barış içinde sevgi ile yaşamak gibisi yok. O yüzden bence 12 Eylül´ün de anılacak yeri yoktur”
MSM’yi kurmak için tüm malvarlığını satmış yetmemiş büyük bir borcun altına da girmiştir.

1991 yılında bütün mal varlığını satıp büyük bir mali yükün altına girerek eski bir köşkü satın alarak restore ettirmiş ve ücretsiz eğitim veren Müjdat Gezen Sanat Merkezi‘ni kurmuştur. Şu an dizilerde ve filmlerde izlediğimiz pek çok oyuncu MSM’den yetişmiştir. Ancak sanatçının bin bir emek vererek kurduğu bu eğitim merkezi yine başına bela olmuştur.
O dönemde ücretsiz eğitimin yasak olması sebebiyle MSM’de ücretsiz eğitim veren Müjdat Gezen yargılanmıştır.

2 yıl boyunca “ücretsiz eğitim vermek” suçundan yargılanan Müjdat Gezen nihayet davanın sonunda beraat etmiştir.
Müjdat Gezen’in, MSM adına Belgrad Ormanı’nda geniş bir araziyi ağaçlandırdığını çok kişi bilmez.

Çünkü sanatçı bunu bir reklam aracı olarak kullanmayı aklına dahi getirmemiş, yaptığı iyiliğin kendisinde kalmasını istemiştir. Sanatçının bu ormanda çekilmiş fotoğrafını göremezsiniz mesela.
Kimseden para almadan işlettiği huzur ve sağlık merkezi olduğunu biliyor muydunuz?

Biz de bunu Emre Kongar’ın bir yazısından öğreniyoruz. Şöyle diyor Emre Kongar: “Müjdat Gezen’in ‘büyük sırrı’, kendisinin ‘Sanatçı Evi’ dediği, yaşlı ve bakıma muhtaç sanatçılar için işlettiği bir huzur ve sağlık merkezidir. Ben sadece, burada sekiz doktorun görevli olduğunu biliyorum. Bir de kimseden para alınmadığını.”
Her sorulduğunda “sonra konuşalım” dediği ve sır gibi sakladığı hareketi nedir derseniz…

İzmir’de hain bir terör saldırısında şehit olan polis Fethi Sekin‘in üç çocuğuna ömür boyu burs vermesidir. Bunu hiçbir zaman dile getirmez Müjdat Gezen ve soranlara da “Sonra konuşalım” der.
Böylesine güzel işlere imza atan ve bunları insanların gözüne sokmayan büyük ustanın tek bir vasiyeti var: Okulunun bahçesine gömülmek.

Uzun ve sağlıklı bir ömür diliyoruz büyük ustaya. İnanıyoruz ki bu ülke için yapacağı daha çok iyilik ve güzellik var.
İlginizi çekebilecek diğer içerikler
- Türk Tiyatrosunun Son Meddahı, Oyuncu, Yönetmen ve Senarist Erol Günaydın
- Ünlü Sinema Ve Tiyatro Oyuncusu Ayşen Gruda’yı Kaybettik
- Canlandırdığı Her Rolle İnsanların Kalbine Dokunan Başarılı Oyuncu Aras Bulut İynemli