Yaratıcı İnsanların Her Maddede Kendini Bulacağı 20 Özellik

Nörobilim, tartışmaya yer bırakmayacak şekilde yaratıcı insanların diğer insanlardan farklı düşündüğünü ve davrandığını ortaya koydu.
Yaratıcı insanların beyni son derece benzersiz bir şekilde işliyor. Ancak bu benzersiz işleyiş sosyal ilişkilerinde onları bir hayli zorluyor. Eğer yakın çevrenizde yaratıcı insanlar varsa bu farkı, zorlanmayı ve benzersiz işleyişi yaşamış olmanız gerekiyor. Toplumumuzda maalesef farklar olumlu olarak algılanmıyor ve yaratıcı insanlar değiştirilmeye çalışılıyor. Oysa yapmamız gereken onları değiştirmek değil, anlamaya çalışmak.
İşte bunun için size yaratıcı insanları kısaca özetleyen bir içerik hazırlamayı uygun gördük. Onları anlamak adına küçük bir adım.
1. Asla durmayan, yavaşlamayan bir zihinleri vardır.
Yaratıcı beyinler asla durmayan bir makine gibidir ve yakıtları meraktır. Durdurma butonları olmadığı gibi onları duraklatmak da mümkün değildir. Bu elbette ki yorucu ve zorlayıcı bir süreç, ama onların delice uğraşlarının, çılgın sohbetlerinin kaynağı da bu durmayan zihin.
2. Statükoya meydan okumak var oluş sebepleridir.
Yaratıcı insanları harekete geçiren iki önemli soru vardır: “Olsa ne olur?” ve “Neden olmasın?” Diğer insanların pek önemli görmediği bu iki soru onların zihnini harekete geçiren, yaratıcılıklarının önünü açan ve neyin mümkün olup olmadığını görmelerini sağlayan sorulardır.
3. Başkaları görmese de sahip oldukları yaratıcılığın kıymetini bilirler.
Yaratıcı insanlar popüler olanın yerine özgün olanın peşinden gitmeyi severler. Kendilerini oldukları gibi kabul etme konusunda tereddütleri yoktur. Yanlış anlaşılacaklarını ve marjinal olarak nitelendirileceklerini bilseler dahi kim olduklarında, duruşlarından asla taviz vermezler. Çünkü bu onların kendilerini tanımlama biçimleridir. Bundan vazgeçmek, kendilerini inkar etmeleri anlamına gelir.
4. Herhangi bir konu üzerinde uzun süre odaklanmaları çok zordur.
Yaratıcı insanlar inanılmaz bir enerjiye sahiptir, zihinleri sürekli konudan konuya atlar ve yeni şeyler üzerine odaklanır. Uzun süreli projelerde sıkılmaları, yeni ve farklı şeyler aramaları sizi şaşırtmasın. Eğer yaratıcı bir insandan verim almak istiyorsanız onların sıkılmalarına izin vermemelisiniz, bu enerjik bünyeleri sürekli yeni ve zinde tutmak zorundasınız.
5. Yaratıcılıklarının belli bir ritmi, döngüsü vardır.
Yaratıcılığın belli bir döngüsü ve ritmi vardır. Bir konu üzerine yükselirler, manik eylem periyoduna geçerler ve ardından yavaşlayıp gevşerler. Bu döngüde her periyot önemlidir ve atlanmaması gerekir. Tıpkı mevsimler gibi bu süreçler birbirine bağlıdır ve birinin gelmesi için diğerinin yaşanması gerekir.
6. Ruhlarının dinlenmeye ihtiyacı vardır.
Bir depo benzinle Türkiye’yi bir uçtan bir uca dolaşmak ne kadar mümkünse, yaratıcı insanların da hiç ara vermeden sürekli bir üretim süreci piçinde olmaları o kadar mümkündür. Yaratıcı insanlar, yenilenmek, ilham alıp yeniden yola çıkmak için sık sık dinlenmelidirler. Bu dinlenme sürecinde yalnız kalmaya ihtiyaç duyarlar, ara ara ortadan kaybolmalarının sebebi bu yenilenme sürecidir.
7. Yaratıcılık için alana ihtiyaç duyarlar.
Yaratıcılığın zirveye ulaşması için doğru ortam önemlidir. Bu bir stüdyo olabilir, küçük bir ofis olabilir ve hatta bir kahve dükkanı bile olabilir. Neresi olduğunun bir önemi yok, ancak onların sınırlarını belirlemelerine izin vermeli ve bu sınırlara saygı göstermelisiniz.
8. Çok yoğun bir şekilde odaklanırlar.
Yaratıcı insanlar ellerindeki işe odaklandıklarında dış dünyanın sesini kapatırlar. Yaratıcı insanlar için çok yönlüdürler demek pek mümkün değil, bu sebeple bir kere bölündüklerinde yeniden odaklanmaları için uzun bir süre gerekebilir. Öyle ki sadece iki saniyeliğine işleriyle aralarına girseniz bile yeniden odaklanmaları saatleri bulabilir.
9. Hisleri çok derindir.
Yaratıcılık insanın kendini yoğun bir şekilde ifade etmesi ve iletişim kurması ile ilgilidir. Sahip olmadığınız bir şeyi vermeniz mümkün değildir ve bir insandan ancak size verdiği kadarını alabilirsiniz. Bir yazarın sözlerine kulak verelim: “Bir sanatçı, bir fısıltının duyulmasını istiyorsa sayfalara bağırmak zorundadır.” İşte tıpkı bu şekilde yaratıcı bir kişi insanlarla derin ve yoğun bir ilişki kurmak istiyorsa derin ve yoğun hissetmek zorundadır.
10. Neşenin ve depresyonun sınırlarında gezinirler.
Çünkü az önce dediğimiz gibi hisleri çok derin ve yoğundur. Bu sebeple yaratıcı insanlar neşe ile üzüntü ve hatta depresyon arasında çok hızlı geçişler yaşarlar. Yaratıcılıklarının kaynağı olan duyguları, aynı zamanda onların kederlerinin de kaynağı olabilir.
11. Yaratıcı insanlar iyi birer hikaye anlatıcısıdırlar.
Dümdüz gerçekler insanları bir hikaye anlatmak kadar etkilemez. Yaratıcı insanlar, özellikle sanatçılar bunu çok iyi bildiklerinden yaptıkları her şeyi hikayeler şeklinde aktarmayı seçerler. Bu sebeptendir ki bir şeyleri açıklamaları onlar için çok daha uzun sürer, ama zaten asıl mesele açıklamak değildir hiçbir zaman. Onlar bu tecrübeyi yaşamayı, hikaye anlatmayı severler.
12. Her gün yeni bir mücadeleye uyanırlar.
Yazar Steven Pressfield şöyle diyor: “Çoğumuzun iki hayatı var. Biri yaşadığımız ve diğeri ve içimizdeki yaşanmamış olan. Bu ikisi arasında hep bir mücadele var.” Yaratıcı insanlar her sabah ne yapmak istediklerini ve kendilerini nasıl motive edeceklerini bilerek uyanırlar. Ancak her zaman, bunun için gerekli şeylere sahip olup olmadıklarını bilememenin getirdiği bir korku ve mücadele vardır içlerinde. Ne kadar başarılı olurlarsa olsunlar bu korku asla kaybolmaz. Sadece bu duyguyla yaşamayı öğrenirler ya da öğrenemezler…
13. İşlerini, çalışmalarını kendi kişiliklerinden ayırmayı çoğu zaman başaramazlar.
Yaratıcı bir çalışma, onun yaratan kişinin kendisini ham bir şekilde ifade etmesinden başka bir şey değildir. Sıklıkla yaratıcı kişiler kendilerini işlerinden, çalışmalarından ayırmayı başaramaz. Bu sebeple işlerine yöneltilen her eleştiriyi, her tepkiyi kişisel olarak algılama eğilimindedirler. Hatta öyle ki kendi değerlerini işlerine verilen değerle ölçmeye çalıştıkları bile olur.
14. Kendilerine inanmakta zorlandıkları anlar vardır.
Yaratıcı insanlar kendine güvenen bir görüntü çizse de ara ara “yeterince iyi miyim?” diye düşünürler. Sürekli olarak kendilerini diğer insanlarla kıyaslarlar ve yaratıcılıklarının yeterince iyi bir noktada olup olmadığını sorgularlar, her ne kadar başkaları bu parıltıyı çok net görüyor olsalar da.
15. Sezgileri inanılmaz kuvvetlidir.
Bilim halen yaratıcılığın nasıl ve neden olduğunu tam olarak çözebilmiş değil. Ancak yaratıcı insanlar bunun tekrar tekrar devam eden bir döngü olduğunun çok iyi farkındalar. Bu anlaşılabilen değil, ilk elden hissedilebilen bir şey. Yani tamamen sezgisel.
16. Erteleme, oyalanma onlar için çoğu zaman önemli bir araç.
Yaratıcı insanlar ertelemeleriyle tanınan kimselerdir, bunun birincil sebebi yaratıcı zihinlerin çoğunun işlerini baskı altında daha iyi ortaya koymalarıdır. Bilinçsiz, bazen de bile bile, o mücadeleyi hissetmek, sıkıştıklarını görmek için işlerini son dakikaya bırakırlar. Bu bir tembellik değil, bilinçli bir tercihtir.
17. Yaratıcı akışa, trans haline bağımlıdırlar.
Nörobilimde yakın zamanda yapılan keşifler göstermiştir ki “trans hali” dünya üzerinde bağımlılık yaratan en güçlü deneyimlerden biri olabilir. Yaratıcı insanlar, yaratıcılıklarının zirve ve dip halleri arasında çektikleri acının ödülünü mental ve duygusal olarak alırlar. Bu trans halini neden bu denli sevdiklerinin cevabı bu ödüldür. Bu heyecana bağımlı olmalarının sebebi sonunda elde edecekleri hazzı bilmelerindendir.
18. İşleri sonuca ulaştırmada ciddi sıkıntıları vardır.
Yaratıcı sürecin başlangıcı hızlı ve heyecan vericidir. Ancak ondan sonrası hep bildikleri şeylerin devamı gibidir. Hal böyle olunca yaratıcı insanlar başlangıçta yaşadıkları heyecanı çabuk kaybeder ve işi yarım bırakıp yeni bir heyecana geçmek isterler.
19. Noktaları birleştirmede diğer insanlardan daha iyidirler.
Steve Jobs’un bir keresinde dediği gibi: Gerçek yaratıcılık noktaları birleştirmekten başka bir şey değildir. Herkes görmeden önce bir şeyin bitmiş halini görme konusunda son derece iyidirler. Desen ortaya çıkmadan, nasıl göründüğünü bilirler.
20. Asla büyümezler…
Yaratıcı insanlar dünyayı bir çocuğun gözünden görürler ve merak duygularını asla kaybetmezler. Onlar için yaşam bir gizem, macera ve sürekli büyümekle ilgilidir. Bunun dışında her şey sadece mevcuttur ve yaşamın kendisi değildir.